22 Şubat 2010 Pazartesi

Güzel yurdumun sonsuz hizmet anlayışı


Bu konudan Almanya'da çok muzdarip olduğum için yazmadan edemeyeceğim. Dün Beşiktaş - GS. maçını izlemek için kuzene gittim. Bizim ordaki balıkçıdan ızgara tekir sipariş vermişler. Yaa ötesi var mı cidden? Evde rakı balık zevkini bile eve sipariş edebiliyorsun yurdumda.

Bekle beni yemeksepeti geliyorum. Almanya’da tek sipariş edebildiğim pizza dışında tüm restoranlardaki tüm çeşitleri deneyeceğim. Patatez salatası ve sosis hariç:)

Servis Günlükleri


Metro günlüklerinin yerini şimdilik servis günlükleri diye bir seri almayacak gibi gözüküyor, çünkü sabah akşam, her daim çok deli uyuyorum. Şaşırtıyor mu bu peki bizi?
Havalar biraz aydınlanınca ne olur bilemiyorum şu anda.

Değişiklikler


Neler değişmiş hayatımızda yaklaşık 1 yılda kısaca bir bakalım:

- Tekrar Istanbul'da eski şirketimdeyim.
- Askerlik mi? O da ne? Ben mi gideyim?...
- Wow maalesef artık bir anı. Çok oynamak istiyorum ama ayıracak o kadar zamanım yok.
- Artık çok mutlu bir PS3 sahibiyim. Bol oyun kritiği ve NBA 2K10 yazıları gelecektir.
- Zebracan da burda yanımda, yani Istanbul'da. Bol bol Türkçemizi yeniden tanıyalım yazılarıda gelebilir.
- Yepyeni bir ev, yepyeni sorunlar, her haftasonu IKEA çılgınlığı, bir elimde matkap diğerinde dübel...
- İşte şu ana kadar sonuna kadar Pensky Files.
- Dün itibariyle tekrardan spora yazıldım, hadi hayırlısı.
- Spor deyince, yaklaşık 6-7 kilo daha hafifim blogumu bıraktığıma göre. Askerde her sabah spor sağolsun.

Kaldığımız yerden devam


Evet, tekrar yazasım var, en azından işler tekrardan yoğunlaşana kadar. Bakalım neler üretebileceğim, bende merak ediyorum.

15 Nisan 2009 Çarşamba

Yes Man


Beklentinin oldukca yerlerde sürünmesi sonucunda, bittiginde "Hic de fena degilmis." dedirten bir film oldu sanirim "Yes Man". Tabiiki Jim Carrey'in mimiklerine güldügüm kadar da kustum. Filmin eglenceli tarafi, kanimca, Jim Carrey'in ötesinde ektra pesimist bir insanin maximum optimist tarafa gecisi seklindeki ilginc konunun absürd bir sekilde ele alinmis olmasi. Tabii Carrey de tüm sarlatanliklari ile oldukca iyi uyuyor bu absürdlüge, belkide bu nedenle de cok göze batmiyor.

Bu arada film yazilarina önerdigim yer, zaman ve yanindakiler seklinde bir bölüm ekliyorum, hayirlisi...

Zaman: Pazar öglesonrasi
Yer: Kesinlikle evde hatta kanepede
Yanindakiler: Misir, kola

Mezzomix


Bir resim borcumuz oldu.Kutunun üzerinde "Cola Fantayi öperkene" seklinde bir ibare var bu arada.

Mezzomix.de adresinin varolmasi, mezzomix.com'un ise cocacola'nin ingiltere anasayfasina yönlendirilmis olmasi da dünya üzerinde ne derece yaygin oldugunun bir göstergesi sanki:)

Ekran karsisinda gittim gidiyorum...


Daimler'in otobüs disindaki diger kollarinda satislarin ve dolayisiyla üretimin düsmesi nedeniyle baslayan isletme tatillerinde olan bizim ogle yemegine oldu. Stuttgartta kalan 100 otobüs insancigi icin kantin acilmayinca, bugün bölümü bizim sirketin yakininda idare eder dönerciye götürdüm. Iki de ayran caktim yaninda dönerin, unutmusum hava hafif isininca agir ogle yemegi ve 2 ayran üzerine ekran karsisinda gözlerin nasil kapandigini. Paydosa 3 saat kaldi, nasil gecer bilinmez bu sekilde.

PS: Efsane uludag gazoz'u deneyen 3 kisinin de tepkisi "Bu ne bee, jiklet gibi tadi, nerde sprite" diyince "kalkin" dedim, "Sizi ancak sosis/patetez salatasi ve mezzomix paklar."

PS2: Mezzomix almanlarin efsane bulusu bu arada. Bildigimiz cocukken ictigimiz kola/fanta karisimi burda ayri bir marka altinda satilmakta. "Cocuk icecegi yaw bu" diyorum ama anlatamiyorum ki...

Galatasaray - Fenerbahce 0-0


Zaten futbolla ucundan ilgilenen her blog, gazate, kagit parcasi, magazin programi vs. bir seyler yazdi konu ile ilgili. Benim icin tek yorumu ve hatirasi olacak bu macin:

Yurtdisinda internet üzerinden digitürk yayini aylik 20€,
Televizyon vergisi 3 aylik 30€,
Yorucu Prag gezisi ve kankalarla Oktoberfest benzeri festivalde gecirilen 2 saat üzerine, deli bayik macta monica kanka ile resimdeki lincoln/carlos u özendirecek sekilde altimiza edecek kadar gülüp, son dakikadaki olaylarda iyicene patlayacak dereceye gelmek PRICELESS.

Simdi yazinca, bizim besiktastaki mekanda beyti, terbiyeli sis ve raki esliginde de mac izlemek geldi icimden.

Metro Günlükleri - 6


06.04.2009: Kitap - The Magician's Apprentice / Trudi Canavan
07.04.2009: Kitap - The Magician's Apprentice / Trudi Canavan
08.04.2009: Kitap - The Magician's Apprentice / Trudi Canavan
09.04.2009: Kitap - The Magician's Apprentice / Trudi Canavan
10.04.2009: Prag otobani tasli...

PS: Metro günlüklerine baslayali elimden kitap düsmedi. Sif cesni olsun diye "Magician's Apprentice" bitirince bir iki dizi falan izlicem metroda. Trudi Canavan hakkinda da bir post elbet bir zaman gelecektir.

Umut - Hayat Akan Bir Sudur


Acikca söylemem gerek, kitabi okumaya baslayana dek, gecen hafta Stuttgart ziyaretinde bulunan merakli ve monica kankalarin "Ayse Kulin mi, gay misin?" yorumlarina rahatlikla katilabilirdim. Fakat uzunca bir zamandir elime türkce kitap gecmemesinden dolayi, babamin Stuttgart ziyaretinde yaninda okumak icin getirdigi kitabi, son bir care olarak "türkce olsun yeter. Ayse Kulin bile okurum" seklinde hacilamam cok sürmedi.

Gercekten cok begendim kitabi. Cumhuriyet dönemi sonrasida Türkiye'nin gecirdigi degisim sürececini, 2 ailenin yasamlari üzerinden anlatirken, halkin cesitli kesimlerini temsil eden karakterler kullanarak, farkli görüsleri ve ikilemleri de cok güzel sekilde aktariyor. Benim gibi daha evvel Ayse Kulin okumamis kankalari, önyargilarindan siyrilarak bir sans vermelerini öneririm.

PS: Umut'un öncesi niteligini tasiyan "Veda-Esir Şehirde Bir Konak" kitabini bana getiren merakli kankaya tesekkürler. Okumak isteyenlerin önce bu kitaptan baslamalari sanirim daha mantikli.

Loom Above


Bu blog isinde ara vermek kacinilmazmis. Is yogunlugunun yaninda haftasonlari da biraz gezince iki hafta olmus bile birseyler yazmayali.

Bir "Room escape" odadan kacis oyunuyla devam edelim. Oldukca kolay, dolayisiyla cözümünü vermeye gerek bile duymuyorum, burdan buyrun ve kolay gelsin...

6 Nisan 2009 Pazartesi

Metro Günlükleri - 5


30.03.2009: Kitap - Umut / Ayse Kulin
31.03.2009: Kitap - Umut / Ayse Kulin
01.04.2009: Kitap - Umut / Ayse Kulin
02.04.2009: Kitap - The Magician's Apprentice / Trudi Canavan
03.04.2009: Kitap - The Magician's Apprentice / Trudi Canavan

30 Mart 2009 Pazartesi

Patlamis Misir


Cumartesi aksami, Ispanya macindan sonraki yaklasik 4 saatlik ve 11 bölümlük "How I met your mother" sefamiza eslik etti, evde tencere icinde yapilmis patlamis misir tadi.
Özlemisim oldukca fakat pratigide kaybetmisiz. Vicik tereyagi olmasin derken oldukca kuru kaldi maalesef. Birde klasik gözüm doymayip, ufak misir taneciklerini de görünce, biraz fazla doldurmusum herhalde tencereyi, sonunda patlamadan kalmis bayaa bir tane vardi tencere icersinde. Tuzuda önceden koymuyormusuz, tencereyi temizleyene kadar canim cikti, lakin tereyagiyla birlesip misirlara yapisacak tuz fikri oldukca umut vericiydi.
Yinede 1 litre kola gitti tabiiki yaninda. Zebracan'in basta sekerli misir isteyip, tuzlusundan bir iki tane tattiktan sonra bununla idare ederim demesi ve sonrasinda avuc avuc götürmesi, suratimda hafif bir zafer temali tebessüm olusturdu tabiiki:)

Placebo - Yeni single


Placebo Haziran'da "Battle for the Sun" isimli yeni bir albüm cikariyor. Altinci albümlerine ismini veren sarkiyi, sanirim gecen haftadan beri kendi internet sayfalarindan indirip dinlemek mümkün. Hafta sonuna nasip oldu, 2-3 kere dinledim indirdikten sonra. Klasik Placebo tadinda, basta fena degilmis dedirtip, dinledikce kafada yer eden bir sarki olmus gibi. Sizde surdan buyurabilirsiniz indirip dinlemek icin...

29 Mart 2009 Pazar

Ispanya - Türkiye 1-0


Dengeli ama bekledigimden keyifsiz bir mac oldu. Her ne kadar Ridvan üstüne basabasa Ispanya'nin favori olmasina karsin gözümüzde cok büyüttügümüzü söylese de ve macin genelinde Ispanya'ya cok nadir pozisyon vermis olsak bile, macin oncesinde beraberlik benim icin sürpriz sonuctu. Carsamba günü 3 puan aldigimiz takdirde bence bu iki maci basarili sekilde arkamizda birakmis olacagiz. Gelelim mac sirasindaki kücük düsünce ve izlenimlere:

- Galatasaray tribünleri ayni tezahürati 15 dakika söyleyince ekran basinda uykum gelir hep. Masallah Ispanyollar 90 dakika korna calmaktan baymadilar. Nasil bir azim anlamadim. Macin basinda Ridvan'in degindigi "gercek cehennem"den mac boyunca pek bir iz bulamadim.
- Masallah Senna'nin kafa ne kadar parlakmis. Yakindan görene kadar bu adamin kafasinda sac mi vardi diye sordum kendi kendime.
- Tuncay kadar kontrolsüz kosarken topa girerken vs. düsen oyuncu var midir acep? Her pozisyon yere düstü gibime geldi.
- Toplamda macin en net pozisyonu Nihat'in basta yakaladigi pozisyondu, onu atsa daha keyifli bir mac izleyecektik.
- Kontrollü oynamak isteyen bir takim, neden cok fazla baski da yemezken topu kaleciye kadar geri oynayip, degaj sonrasi topun kontrolünü rakipe verir anlamis degilim. Ispanya'nin baskili oynadigi anlarda oyunu geride kurmakta oldukca zorlandik.
- Mac oncesi ve sonrasi "How i met your mother" 3. sezon ile keyfimiz yerine geldi.
- Mac arasinda 10 dakikada pokerde 20$ i cebe atmam moralimi oldukca yükseltti. Lakin hafta arasinda 2 elde kaybettigim 60$ in acisi hala icimde.
- Macin basinda Emre'yi kadroda görünce killandim yine oldukca, ama fena degildi.
- Ramos'da cidden ne ciger varmis. 90. dakikada hala sagdan depar atiyordu adam.
- Carsamba günü atak futbolumuzu oynarsak bence 3 puan uzak degil, bakalim görecegiz...
 
Site Meter