
Uzunca zamandir bir sarap seminerine gitmek istiyorduk. Cok anladigimizdan yada anliyacagimizdan degil, daha cok bir iki isime kulak asinaligi saglamak ve bu sekilde markette sarap alirken gözü kapali bir tane secmemekti amac.
Cokca uzun bir arastirmaya girmeden, Almanya'da hemen hemen her türlü kursu bulabileceginiz VHS(Volkshochschule) denilen kurs mekanindan ayirttik yerimizi.
Daha sonradan anlayacagim üzere, VHS kendi seminarlarini veren bir sarap eviyle anlasmis ve dolayisiyla Cuma günü bir ton yagmurda isten erken cikip sehrin hafif disindaki mekanimiza kosturmamiz gerekti.

Aslinda hersey güzel basladi. Oldukca los ortami, yaklasik 30-40 kisilik salonu ile klasik bir sarap mahseninde idi seminerimiz. Normalda 25-30 kisilik gruplara alisik olmalarina ragmen, o gün yalnizca 9 kisinin katilimi nedeni ile az kalsin iptal ediceklerini belirtti egitmenimiz ilk olarak.
Ben, zebracan ve Istanbul'dan konugumuz grupsefican'in yanisira 6 adet bayan vardi seminere katilim gösteren. Ilk saskinligi önümüze konulan peynir tabaklarinda yasadik sanirim. Her peynirin bolcana ve teker teker ortaya gelecegi konusunda hemfikirken, herkezin önüne birakilan tabaktaki peynir kirintilarini görür görmez, iki yol belirdi önümüzde. Ya sarap&ekmek seminerine terfi etmek, yada sarap seminerinden sonra dönerciye kosacak kadar alcalmak. Ekmeklerin firindan cikarilip sicak servis yapilmasi, ilk secenegi tercih etmemizi kolaylastirdi ki, zaten bizim taraftaki ekmek kasesinin 3-4 kez doldurulmasi gerekti gece boyunca.

Toplam 14 farkli sarap esliginde 12 cesit peynirimizi tattik. Genel anlamda benin en cok sinirime dokunan atmosferin fazla sessiz ve bos olmasiydi. Tamam baslarda her sey güzeldi, amca anlattikca bizde dinliyorduk vs. ama grupsefican'in kendinden beklendigi üzere her bardakda daha fazla sarap birakmasi sonucu gittikce artan bardak sorununu (bilemiyorum her sarap seminerinde böyle mi oluyor ama 2 bardagimiz vardi, bir kirmizi bir beyaz icin) benim kalanlari icmemle cözmeye calisinca bir noktadan sonra sarap ustasinin anlattiklarini takip etmekten usenir oldum.
Simdi mekanda toplam 10 kisi olunca da, usta anlatirken kendi aramizda konusmak da pey uygun kacmadi, nitekim peynirlere catali batirirken bile aman catal tabaga deymesin de cok ses cikmasin diye kasar bir moda girmeye baslamistik.

Diger katilimcilarda da yavas yavas alkolün etkileri ortaya ciksana, 6 hanim paso sorulari ile konuya olan ilgilerini koruduklarini gösterdiler. Ben o anlarda bu 6 bayandaki azime hayranlik ile yaklasirken bir yandan da Türklügüme yakisir sekilde, gencler icin soyle bol sarapli müzikli ve eglenceli sarap seminerleri tasarlamakla, gelen katilimci bazinda kar hesaplari yapmakla mesguldum kafamda.
Sonlarina dogru zebracan ile yasadigimiz kücük tartisma nedeni ile iyice beter olan geceden aklimda kalan, daha dogrusu zaten bildigim ve seminer vasitasiyla tastikledigim ayrintilar ise su sekilde:
- Türk peynirlerini düsünmedigim takdirde en sevdigim peynirler hala rokfor ve parmesan
- Kivami kremsi olan kamamber ve türevi peynirler ile aramin iyi olmadigi
- Hicbir gazli , tatli ve meyva aromali beyaz saraplarin bogazimdan gecemedigi
- Son zamalarda kirmizi sarapla aramin daha iyi oldugu, bu baglamda raki gibi tadina varmak icin belirli bir olgunluk gerektirdigi. (Bu sadece varsayim)

Ertesi aksam zebracan ile yasadigimiz tartismaya olumlu tarafindan bakip rakisiz ama parmesan/merlot esliginde planladigim süper efkar/wow gecesini ise (efkarla wow nasil bir araya gelecek ise) ettigi telefon ve bulusma onerisi karsisinda 1,5 saate sigdirmam gerekti.
1,5 saatte icilen bir sise merlot, tabiiki tartismada ibreyi benim tarafima ceviriverdi ve sarap&peynir gecemizden geriye kalan tadilan peynir/sarap listesi ile grupsefican'in "Simdi bu 6 kadinin kocalari evde bira iciyorlar dimi?" yorumu oldu.